Bize mail atabilirsiniz: bilgi@hikmetvakfi.com
Bizi arayabilirsiniz: 0 212 531 02 14 / 17
BAĞIŞ YAP
sehir-arastirmalari-merkezi

Kudüslü Bir Genç Kızın Bir Günde Yaşadığı Zorluklar

Ben Kudüs’te dünyaya geldim ancak annemin ve babamın bütün ailesi Eriha şehrinde yaşıyor. Babaannem Kudüs’ten Eriha’ya gelin gitmiş. Onların zamanında Ayrım Duvarı yoktu, o nedenle Kudüs’e gelip gitmek konusunda sıkıntı yaşanmıyordu. Ancak Ayrım Duvarı inşa edildikten sonra Kudüs’te kalan babam ve annem aileleriyle görüşmede sıkıntılar yaşamaya başladı. Onların çocukları olarak dünyaya gelen ben de bu sıkıntıları yaşayanlardan biri oldum.

Sizlere birkaç örnek vereyim: Babamın Eriha’da yaşayan kuzenin düğününden bahsedeyim. Batı Şeria Filistinlilerin yoğunlukta yaşadığı, Ayrım Duvarı’nın içinde yer alan bölge. Eriha da bu bölgede yer alan bir şehir. Kudüs duvarların dışında kalıyor ve ailelerimizin büyük bir kısmı orada yaşıyor yani ulaşım büyük bir sorun. Ancak yaşadığımız tek sorun oraya nasıl ulaşacağımız değil. Buna geçmeden önce başka bir noktaya değineyim. Gelin düğünden bir gün önce düğünün yapılacağı köyde yaşayan dedesinin evine gitti. Çünkü sadece Kudüs’ten Batı Şeria’ya giderken kontrol noktalarından geçmek zorunda kalınmıyor. Batı Şeria’nın içinde de bir sürü kontrol noktası var. Kontrol noktaları kapatılabilir ya da yolda başına bir şey gelebilir diye bir gece önceden dedesinin evine gitti ki kendi düğününe katılabilsin.

Bize gelecek olursak düğün salonu normalde evimizden en fazla 25-30 dk. uzaklıkta. Ancak duvar sebebiyle bu yol uzuyor. Biz bu yolu, en kestirme olduğu için, Beytil kontrol noktasından geçerek gidiyorduk ama savaş sebebiyle burası kapalıydı. Biz de artık Kudüs’ün çevresinde olan başka bir kontrol noktasını kullanmak zorunda kaldık ve Cib kontrol noktasından girdik. Buradan girince başka bir kontrol noktasından daha geçmemiz gerekiyor ancak o kapalı olduğu için yolumuz bir saat daha uzadı.

Yol süremiz iki katına çıkmasına rağmen biz buna yine kısa diyoruz çünkü Kudüs’te yaşadığımız için ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler gibi yeşil plakalı arabalarımız olmadığı için onların kullanamadığı yolları kullanabiliyoruz. Onların bu yolları kullanmaya da hakları yok. Birden fazla kontrol noktasından geçtik, yollar değiştirdik ve bir saatten fazla yol gittikten sonra düğüne ulaşabildik. Düğünde ise yol sebebiyle midemiz çok kötü olduğu ve geriye dönerken de aynı şeyleri yaşamak zorunda kalacağımız için 45 dk. anca bulunabildik. Dönüş yolunda babam bize bir tepeyi gösterdi ve dedi ki “orada ışıkları gördüğünüz tepede bir yerleşim yeri var. Orada onlar rahat yaşasınlar diye biz bir saat yol gidiyoruz”.

Yaşadıklarımız bunlarla bitmiyor. Yol hikayeleri bizde çok fazla. Mesela bir gün Eriha’da yaşayan dayım Ramallah’da yaşayan ailesini ziyarete giden eşini almaya gitti. Eşini aldı, yaklaşık iki saat sonra aradık neredesiniz diye sorduk. Bize bir buçuk saattir aynı yerde durduklarını ve polisin bekledikleri kontrol noktasını kapattığını söyledi.

Sadece Kudüs’ten Batı Şeria’ya geçerken değil Kudüs’te de durdurmalar çok oluyor. Çünkü burada da çok fazla asker, polis var. Bir gün arkadaşımla arabada, kırmızı ışıkta beklerken asker arabası geldi, bizi durdurdu ve soru sormaya başladı. Araba arkadaşımın annesinindi ve annen nerde, evde mi gibi sorular sormaya başladılar. Daha sonra bir polis de bana döndü ve sorular sormaya başladı. Kimliği alıp benim kim olduğumu görünce abim ile ilgili sorular sordu ve ilişkimizi anlamak istedi. Daha önce abimi sorgulayan bir polismiş. Arkadaşım polisin bu tavırları karşısında neden korkmadığımı sordu. Korkmadım tabi neden korkacağım ki?

Tabi bizleri derinden etkileyen hayatımızı değiştiren olaylar yaşıyoruz. Ben beş senedir hiçbir gece derin bir uyku uyumadım. 2019 senesinde gece saat ikide askerler  evimize  baskın  gerçekleştirdi. Annem-babam o gece hastanedeydi. Teyzem ve anneannemse bizdeydi. Ben o gece annemin odasında yatıyordum ve bu oda kapının üstünde olduğu için kapıda olanları hemen duyabiliyordum. Uykusu hafif birisiyim ve birinci kapı açılınca uyandım. İkinci kapıya ise baskı yapıyorlardı. Baktım büyük abim de uyanık “ne oldu” dedim “galiba askerler geldi” dedi. Camdan baktım askerleri gördüm, bu saatte ne yapacağımı bilemedim. Abimi almak için gelmişler meğerse. Onun bütün eşyalarını aldılar. Hiç ağlamadan abimle vedalaştık. Askerler de bu duruma hayli şaşırdılar. Bu kız neden ağlamıyor dercesine bakıyorlardı yüzüme. Ama ben hiç ağlamadım. Eğer bir kişi tutuklanırken ailesi bu süreçte ağlar tepki gösterirse tutuklanan kişiye sorguda eziyet edebilirler. Abime eziyet edilmesini istemedim. Daha sonra abimi tutuklayıp götürdüler. Haberi duyan annem daha sakinleştiricinin etkisi geçmeden eve geldi. Teyzem ve anneannem yaşananlar karşısında şok olmuşlardı. Onlar Kudüs’te yaşamadıkları için böyle olaylara pek aşina değillerdi.

Bu gece benim için bir dönüm noktasıydı. Sanki tekrar aynı şey yaşanacakmış gibi hissediyorum ve rahat uyuyamıyorum. Savaş zamanında da gece abimle hep sabahladık tekrar gelebilir, baskın gerçekleştirebilirler diye.

Benim hikayem en kolayı olabilir. Düşünebiliyor musunuz?

Fatma Zighari